top of page
Search

Diyabet Hakkında Bilinmesi Gerekenler

  • Writer: Mesut Demir
    Mesut Demir
  • Nov 1, 2024
  • 4 min read

1) Diyabet nedir? Nasıl oluşur?


Diyabet, pankreasın kan şekerini düzenleyen bir hormon olan insülini yeterince üretmesi ya da üretilen insülini kullanamaması ile kandaki şeker düzeyinin yükselmesi şeklinde özetlenebilir. Dışarıdan aldığımız besinleri bağırsaklarda parçalanarak hücrelerin ihtiyaç duyduğu glikoza dönüşürler. Glikoz, kana geçerek hücrelere iletilir. Kan şekerini düzenleyen insülin hormonu yardımıyla da hücrelerin içine geçer. İnsülin hormonu yetersiz ise ya da görevini yapmıyor hücrelere ihtiyaç duyduğu glikoz iletilemez. Bu durumda kanda glikoz miktarı artar ve kişi diyabet hastası olur


2) Kaç çeşit diyabet vardır?


Temel olarak 2 çeşit diyabet vardır fakat diyabet öncesi dönem, Tip1 diyabet, Tip 2 diyabet, gebelik diyabeti, çocukluk çağı diyabeti şeklinde farklı sınıflandırmalar da yapılabilir. Prediyabet, diyabetin başlangıç dönemi yada diyabet öncesi dönemdir. Diyabetin çeşitli tedbirlerle önlenebileceği bir dönem olduğu için oldukça önemlidir.


Tip 1 diyabet vücudumuzdaki pankreasın otoimmün olaylar sonucunda hasar görerek insülin üretemez hale gelmesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Tip 1 diyabette insülin tedavisi mutlaka en başından itibaren gereklidir ve bu hastalar insülin kullanmadıkları takdirde yaşamlarını idame edemezler.


Tip 2 diyabet ise toplumda daha çok görülmekte ve hastaların yaklaşık %90’ının oluşturmaktadır. Tip 2 diyabet daha çok genetik faktörlerin hazırladığı insülin direncinin hastaların çok büyük bir kısmında yer aldığı ama bunun yanı sıra insülin salgılama bozukluğunun da iştirak ettiği bir diyabet formudur. Tip 2 diyabetlilerin %80’i şişmandır. Bu bağlamda Tip 2 diyabete yol açan önemli nedenlerden biri şişmanlıktır.


Gebelik diyabeti gebelikte ortaya çıkan ve gebelik bittikten sonra genellikle kan şekerleri normale döndüğü bir diyabet şeklidir. Ancak gestasyonel diyabet tanısı koyduğumuz zaman o kişinin ileride Tip 2 diyabet olma ihtimalinin de olduğunu aklımızdan çıkarmamak gerekir.


3) Diyabetten korunabilir miyiz?


Tip 1 Diyabet olarak bilinen ve insülin yetersizliği sonucu gelişen diyabetten korunmak mümkün değil ama tip 2 diyabet ve gebelik diyabetinden az da olsa korunmak mümkün. Pre diyabet dediğimiz dönemde hastanın belirli beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri ile glukoz alımını azaltarak ve kullanımını artırarak diyabet gelişimini önlemek mümkün. Gebelerde de çok yüksek kilo ile gebeliğe başlamamak, ilk gebeliğinde ya da annesinde gebelik diyabeti olanlarda gebelik sırasında yediklerimize dikkat ederek ve spor yaparak bir oranda diyabet gelişimini önlemek mümkün olabilir.


4) Prediyabet (gizli şeker) tanısı nasıl konabilir? Önlenebilir mi?


Pre-diyabet, diyabet tanısı henüz konmamış ama kan şekerinin yükselmeye başladığı kişiler için kullanılan bir tanımdır. Açlık kan şekeri normal değer olan 100 mg’dl’nin üstündedir veya yükleme testi yapıldığında 2. saat şeker değeri normal değer olan 140 mg/dl üzerindedir. Bu kişilerde ilerde diyabet olma riski son derece yüksektir.


Her prediyabet hastası diyabet olacak diyemeyiz. Ama bu hastaların diyabeti önlemek için fazla kilolarının %15’ini vermeleri, her gün 30 dakika egzersiz yapmaları ve hatta koruyucu önlem olarak bazı ilaçlarla hayatlarını devam ettirmeleri ve düzenli doktor kontrolleri ile diyabet dönüşümünü yaklaşık her 2 hastadan 1’inde önlenebilir.


5) Diyabetin belirtileri nelerdir?


Tip 2 diyabette belirtiler çok yavaş ve sinsi seyredebilir. Hastalar yıllarca hiçbir bulgu vermeden diyabetle yaşıyor olabilirler. Bazı hastalarda ise çok su içme, sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, yemekten sonra yorgunluk ve uyku hali, zayıflama, bulanık görme, konsantrasyon güçlüğü, sinirlilik, ciltte oluşan mantar enfeksiyonları, kaşıntılar gibi belirtilerle kendini gösterebilir.


6) Bu sinsi ve bulgu vermeyen diyabeti ortaya çıkarmak için ne yapmak gerekir?


Gerek Tip 2 gerekse de Tip 2 diyabetin kalıtımsal yönü vardır ama bu tip 2 diyabette daha fazladır. Dolayısıyla ailesinde diyabet olan kişilerin daha dikkatli olmaları, kilo almamaları, yaşam tarzı değişiklikleri ve egzersize önem vermeleri gerekir. Ayrıca bu bireylerin 40 yaş üzerinde, yılda bir defa hastaneye başvurup diyabet açısından gerekli tahlilleri yaptırmalarını önerebiliriz.


7) Diyabet açısından risk taşıyan bireylere öneriniz nedir?


Diyabet potansiyeli olan kişiler için basit karbonhidrat tüketimi önerilmez. Basit karbonhidratlar baklava, börek, pasta, çörek, çikolata ve sofra şekerinin olduğu bütün gıdaları kapsamaktadır. Bu bireylerin kilo alımına çok dikkat etmeleri ve kiloları normali geçtiğinde hemen önlem almaları gerekmektedir.


Ayrıca bu bireylerin hayatlarında mutlaka egzersize yer vermeleri gerekir. Ve bunu düzenli yapmaları gerekir. Mesela haftada 3-4 gün en az 45 dk sürecek ritmik yürüyüşler, yüzme, koşma gibi egzersizler yapılabilir.


8) Diyabet oldum şimdi ne yapmam gerek?


Bir kişiye diyabet tanısı konulduktan sonra mutlaka bu işte uzmanlaşmış bir doktor ile görüşmesi ve takip altına alınması gerekmektedir. Hastaya hastaneye geldiğinde yapılan bir takım kan tetkikleri ve diğer görüntüleme yöntemleri ile diyabetinin derecesi, son üç aylık kan şekeri ortalaması ve diyabetin diğer organlar üzerindeki etkileri araştırdıktan sonra hastaya en uygun tedavi şekli hekim tarafından seçilerek tedaviye başlanmalıdır.


Tabi ki yeni tanı konmuş bir diyabet hastasının tedavisinde mutlaka beslenme tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri ön planda yer almalıdır.


9) Diyabet hastası nasıl beslenmeli?


Beslenme konusu diyabet hastalarında hiç şüphesiz en önemli konudur. Kan şekerini en çok etkileyen maddeler karbonhidratlı maddelerdir. Bu bağlamda bunları ölçülü, dengeli ve miktarlarını bilerek yememiz gerekir. Karbonhidrat tüketiminde rafine şeker, basit karbonhidrat ve işlenmiş tahıllardan uzak durmak gerekir. ( beyaz ekmek, beyaz makarna, pasta, tatlı, her tür şekerleme, patates)


Liften zengin gıdalar, meyve ve sebzeler tüketilmeli. Sağlıklı yağlar tercih edilmeli; zeytin yağı, kabuklu yemişler (badem, ceviz, vs.). Hazır, paketlenmiş gıdada bulunan trans yağları tüketmeyin. Bir çay kaşığından (2300 mg sodyum) fazla tüketmeyin (hipertansiyon olmasa bile). Sodyum (tuz) böbreklerde glukoz geri emiliminde rol oynar.


Hayatınızdan şekeri azaltmak için öneriler:


Meyve suyu yerine lif içeriği zengin meyveyi tercih edin.

Tarçın, vanilya ve hindistan cevizi tatlı hissi verdiği için şeker ihtiyacınızı azaltır.

Tatlı krizlerini sağlıklı tatlı ile giderin (dondurma yerine süt, buz, muz veya başka meyvelerin mikserden geçirilmesi veya tatlandırıcı kullanılarak yapılan tatlılar gibi).

Bal, reçel, marmelat gibi gıdalardan sakının. Reçelin meyveye su ve bol miktarda şeker katılarak hazırlandığını ve boş kalori içeriği olduğunu unutmamak gerekir. Bunlar yerine taze veya kuru meyve tercih edin.


10) Diyabet hastalığını neden önemsemeliyiz?


Diyabet hastalığı maalesef uzun dönem içerisinde kardiyovasküler hastalık riskini artırmaktadır. Hastaların %70-80 i kalp hastalıkları nedeniyle kaybedebilmektedir. Bu sebeple şeker hastalarının kan şekeri kontrolü ile beraber kan basıncını ve lipid değerlerinin yani kolesterol, trigliserid değerlerinin de kontrol altında olmasını son derece önemsiyoruz.


Ayrıca kan şekeri ayarlı olmayan hataların uzun vadede küçük damar hastalıkları yani göz hasarları, retina etkilenmesi sonucunda görmelerinde bozulmalar olabilmekte ve bu ileri durumlarda görme kaybı ile neticelene bilmektedir.


Bunun yanı sıra böbrek damarları etkilendiğinde, börek problemleri ortaya çıktığında bu diyalize varan böbrek yetmezliğiyle sonuçlanan durumlara yol açabilmektedir.


Yine sinir uçları etkilendiğinde ve nöropati dediğimiz tablo geliştiğinde şiddetli ağrıların yanı sıra bu hastalarda his kaybıyla sonuçlanan ve his kaybının yarattığı olumsuzluklarla birlikte ayak yaralarına ve bu ayak yaralarının yol açtığı tedavi edilemez ülserlerin neticesinde ekstremite kaybı yani parmak, bacak, ayak problemleri nedeniyle amputasyona varan kayıplara, kesilmelere yol açan olumsuzluklara rastlamak mümkün olabiliyor.


ree

 
 
bottom of page